Web sitemde, size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bundan memnun olduğunuzu varsayacağım.
0 yorumlar Mehmet Zeki Fidandal

Kolon mu kesiyorsun, cana mı kastediyorsun?

Mehmet Zeki Fidandal

Kolon mu kesiyorsun, cana mı kastediyorsun?

Mehmet Zeki Fidandal'ın 10 Mart 2023 tarihli Yenigün Gazetesi'ndeki köşe yazısıdır.

Yaşadığımız büyük deprem felaketinin ardından şimdi onlarca soru kafamıza takılıyor!

Yıkılan binlerce binanın incelenmesi sonucunda yapıların çürük ve mevzuata aykırı yapılmış olması 1. sebep ise 2. sırada KOLON KESMELER vardır.

detail-photo-fancybox-0

Özellikle binaların altına yapılan işyerleri sahiplerinin ya da kullanıcıların alan kazanmak için kolonlarının kesilmesi, o yapıların belki 7.5'lik depreme bile dayanabilecekken kağıt gibi ezilmesine neden olmuştur.

Sorumlular, mutlaka bulunmalı ve cezalarını da yargı önünde çekmelidirler.

Yargıtay kararlarına göre kolon kesenler, binaların çökmesinden, yaralanmalardan, hasarlardan ve ölümlerden 1. derecede suçludurlar.

Depremde yıkılan binaların çökme nedenlerinden biri olan KOLON KESMELERİN öne çıkması sebebiyle belediyelerimizin bazıları, işyerlerinde ve apartmanlarda KOLON KONTROLLERİNE başlamışlardır.

Olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor ve doğru buluyorum. Ancak bu kontrollerin birkaç belediyece değil tüm belediyelerce yapılmasının, gerekirse bu konuda ilgili bakanlıkça bir talimat çıkartılmasının doğru olacağını düşünüyorum.

Ayrıca yükün sadece belediyelere bırakılmasının doğru olmadığını, vatandaşlarımızın da bu konuda duyarlı olmaları gerektiğinin altını çiziyorum.

Vatandaşlarımız, eğer yaşadıkları apartmanlarda, şüphelendikleri bir durum varsa ilgili kurumlara ve belediyesine bildirmelidir.

Bu bir vatandaşlık görevidir.

Birilerinin daha “fazla mal sergileyeyim, daha fazla müşteri kabul edeyim, daha fazla stant yerleştireyim” kafası, bizlerin ölüme yollanması demektir.

KOLON KESME eşittir, İNSAN ÖLDÜRME'dir…

Cinayetten farkı yoktur.

Artık bu konularda toplum olarak daha fazla duyarlı olmak zorundayız.

Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın” atasözü, tarihe karışmalıdır.

Bizler ses çıkarmadıkça, uyarmadıkça, yerinde ve zamanında tepki koymadıkça, etrafımızdaki kötülükler ve kötü işler hiçbir zaman bitmez…

Ceremesini de yine bizler çekeriz.

Canımızdan ve malımızdan oluruz. Rahat yaşıyor sanarız kendimizi, bir bakmışız ki ne huzur kalmış, ne de rahatlık!..

Saygılarımla

Yerel Yönetimler Uzmanı

Fikirleriniz Benim İçin Önemlidir

* Gerekli alan