YEREL YÖNETİMLER BAKANLIĞI KURULMALI
YEREL YÖNETİMLER BAKANLIĞI KURULMALIDIR!...
Sevgili okurlarım…
Başta Belediyelerimiz olmak üzere diğer tüm Yerel Yönetimlerin, mali açıdan büyük zorluklar çektiklerini, hatta maaşları bile ödeyemez duruma geldiklerini hepimiz biliyoruz.
Giderek artan mali sıkıntılar içinde boğuşan Yerel Yönetimler, ayrıca idari ve siyasi açıdan yaşanılan sıkıntıları da iliklerine kadar hissediyorlar…
Kadro atamalarında ki sıkıntılar,
Kredi kullanımında alınması gereken bakanlık izinleri,
Kanunlarla kendilerine verilmiş olan imar düzenleme yetkilerinin tırpanlanıp bazı bakanlıklara verilmesi,
Onaylanmayan ya da uzun süre bekletilen başta alt yapı olmak üzere ulaşım ve kentsel dönüşüm vb gibi yaşamsal projeler nedeniyle Yerel Yönetimlerimiz, kent halkına karşı sıkıntılar yaşamaktadırlar.
İdari açıdan ele aldığımızda ise Belediyelerimizin kime karşı ve ne derecede sorumlu oldukları da tartışılır hale gelmiştir.
Örneğin bir Belediyeyi;
İçişleri Bakanlığı,
Devlet Denetleme Kurumu,
Sayıştay,
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı,
Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Valilikler,
denetleme ve soruşturma yetkilerine sahiptirler…
Bir başka ifadeyle Yerel Yönetimler sanki 7 Kocalı Hürmüz gibidirler…
Gelen denetliyor, giden denetliyor…
Elbette ki denetimler, kontroller yapılacaktır.
Elbette ki yanlış işler, mevzuata aykırı uygulamalar, kanunlara, yönetmeliklere uymayan kararlara karşı soruşturmalar açılacaktır. Açılmalıdır da…
Bu arada bir başka müdahale de imar ve ruhsat uygulamalarında yaşanmaktadır.
Örneğin, 5216 ve 5393 Sayılı Belediye Kanunlarına göre İmar uygulamaları ve ruhsatlandırmalar Belediyelerin yetkisinde iken bu yetkileri tırpanlanmıştır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığının da İmar uygulamaları yapma yetkisi vardır. Hatta İnşaat ruhsatı bile verebilir!...
Kültür ve Turizm Bakanlığı ise Turizm Bölgelerinde İmar uygulaması, değişikliği yapma yetkilerine sahiptir…
Hatta TOKİ bile kendi imarını kendi yapmaktadır.
Burada şunu da ifade etmek isterim ki Bakanlıkların bu konularda ki yetki devirleri, genellikle yönetmeliklerle olmuştur.
Oysa evrensel hukuk ilkeleri ve normlarına göre yönetmelikler, kanunlara aykırı olamaz!...
Yani, Tebliğler, Yönetmeliklere, Yönetmelikler, Kanunlara, Kanunlar da Anayasaya aykırı olamaz.
Uluslararası hukuk sistemi ve norm kuralları bunu öngörür.
Ancak bizde halen bazı yönetmelikler kanunların üstündedir.
Bakanlıklara sağlanan bu konulardaki yetkilerinin çoğu da, ya yönetmeliğe ya da kararnameye dayanmaktadır.
İşte tüm bu karışıklıkların, dışarıdan müdahalelerin, idari ve siyasi uygulamaların yarattığı karmaşıklıkları gidermenin yolu YEREL YÖNETİMLER BAKANLIĞI’NIN yeniden kurulmasıdır.
Yeniden diyorum çünkü1978 yılında söz konusu bakanlık kurulmuş ancak o dönemin koalisyon koşullarında 1 yıl sonra yani 1979 yılında kapatılmıştır.
Şimdi bu bakanlığın yeniden kurulması elzem hale gelmiştir.
Yerel Yönetimlerimizin kime ve hangi bakanlığa sorumlu oldukları net olarak tanımlanmış olacaktır.
Belediyelerin icraatlarında tek elden yürütülmesi sonucunda sonuç almalar hızlanacaktır.
Belediyelerimiz, “Bu gün hangi bakanlıktan teftişe gelecekler” kaygısı yaşanmayacaktır…
Kanunlardan ve Yönetmeliklerden kaynaklanan kafa karışıklıkları giderilmiş olacaktır.
Bu tür saptamaları daha da çoğaltabiliriz…
Kısacası YEREL YÖNETİMLER BAKANLIĞI,
Belediyelerimize ağabeylik edebilir, koordinatör ve icracı bir bakanlık şeklinde konumlanabilir.
Bir başka açıdan baktığımızda da vatandaşlarımızın işlerinde büyük kolaylıklar sağlanacaktır.
Bu vesileyle sizleri sevgiyle ve Saygıyla Selamlıyorum…
Mehmet Zeki Fidandal
Yerel Yönetimler Uzmanı