DEPREMLER ve İMARA AÇILAN YERLER
Depremler ve imara açılan yerler…!
Mehmet Zeki Fidandal'ın 25 Kasım 2022 tarihli Yenigün Gazetesi'ndeki köşe yazısıdır.
1987 yılıydı…
Egenin bir ilçesinde çevresi ile beraber sürekli deprem oluyordu.
Şiddeti fazla değildi ama hissediliyordu.
Günde en az 30 civarında deprem, az da olsa insanları paniğe sevk ediyordu.
Adeta deprem fırtınası yaşanıyordu.
Hatta sürekli sarsıntılardan dolayı ilçeye su temin edilen kuyularından bazıları, birden kurumuştu.
Çünkü yer altı sularının yatak yerleri değişmişti.
Bazen ilçede birkaç gün birden sular kesiliyordu.
Bunun üzerine yerel yönetim, üniversitelerden deprem uzmanlarından brifingler almaya başladı ve bazı hazırlıklar içine girdi.
İlçenin jeolojik yapısı hakkında bilgiler edinildi ve hangi bölgelerin daha hassas olduğu, nerelerin yerleşim alanı olarak belirlenmemesi gerektiği vb gibi notlar ve planlar hazırlandı.
Deyim yerindeyse ilçenin yer altı tomografisi çekildi.
Uzmanların özellikle dikkat çektiği bir bölge vardı ve burası da hassas ve riskli bir bölgeydi.
Ancak her yerde olduğu gibi o ilçede de boş olan yerlerin geneli imara açıldı ve mantar gibi binalar dikildi.
Hassasiyet, massasiyet hikayeydi.
Hemen hemen ülkemizin tamamı bu hale geldi ya da getirildi.
En son 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen İzmir depremi bize bu gerçekleri tekrar hatırlattı.
120 canımızı kaybettik.
Bir de evvelsi gün yaşanan 5.9’luk Düzce depremi, kafamıza balyoz gibi indi…
Acaba bu balyoz aklımızı başımıza getirecek mi?
Belediyeler, hassas bölgeleri imara açmaya devam edecekler mi?
Rant uğruna insanlarımızın ve canlıların yaşamları hiçe sayılmaya devam edilecek mi?
Ya da depreme dayanıklı bina yerine cüzdana dayalı binaların yapımına devam mı?
Yoksa gelişi güzel yapılmış ve belki de hiç kontrol edilmemiş binalara İMAR AFFI bekleyerek ölümlere davetiye çıkarılmaya devam mı edilecek?
Sevgili Okurlarım…
Depremlerden korunma yolları konusunda çok ta ahkâm kesecek değilim.
Konunun uzmanı da değilim.
Ancak bildiğim bir şey var.
“Deprem öldürmez, bina öldürür” anlayışını biliyorum.
Kentlerin deprem haritaları hemen hemen her belediyede, devletin ilgili kurumlarında ve üniversitelerde var.
İmar planlarının buna göre yapılması gerektiğini,
Depreme dayanıklı inşaat kriterlerinin yeniden belirlenmesinin şart olduğunu,
Riskli bölgelerde bulunan binaların yıkılması gerektiği ve yeni yerleşim alanlarının belirlenmesinin elzem olduğunu da artık herkes kabul etmiş durumda…
O zaman hemen şimdi yeni bir DEPREM ACİL EYLEM PLANI devreye sokulmalıdır.
Daha fazla acı çekmeye, canlarımızı yitirmeye, umutlarımızın sönmesine dayanacak gücümüz kalmadı.