Rafta başka kasada başka (mı?) !
RAFTA BAŞKA, KASADA BAŞKA(MI)
Sevgili okurlarım,
Son günlerde çok şubeli zincir marketlerin etiketlerle oynadığı, RAF-KASA fiyatları arasında fiyat farkları olduğu, kendi aralarında bir tekel oluşturarak fiyatları istedikleri gibi ayarladıkları iddiaları çok yoğunlaştı.
İlgili bakanlık ve bazı belediyeler, harekete geçerek denetimlerini sıklaştırdılar.
Doğrusu da bu zaten…
Ancak benim dikkat çekmek istediğim konu RAF-KASA fiyatları arasındaki farklar. En azından iddialar böyledir.
Pek çok tüketiciden, kasa ile raf arasında küçük de olsa farklar olduğu şikayetleri gelmekte hatta bazı tüketicilerimiz doğru bir tavırla aradaki farkları gösteren fişleri, sosyal medyada yayınlamaktadırlar.
Genellikle pek çoğumuz alışverişimizi yaparken ürünün raf fiyatına bakarız ve uygunsa alır sepete koyarız.
Birkaç çeşit ürün alınca raf fiyatlarını da unutur, aklımızda tutamayız.
Kasaya geldiğimizde ise ne çıkarsa bahtımıza deyip ödemeyi yapar, fişi alır çıkar gideriz.
Çoğumuz da fişe şöyle bir bakar, sonra da atarız.
İşte sevgili okurlarım, şeytanın dans ettiği yer de bu kısımdır.
Nasıl mı?
Ülkemizde zincir marketlerin şube sayıları yaklaşık 35 bin civarındadır.
Her şubede, kasa-raf arasındaki farkların tahsil edilirken gerçekleşen toplamı günlük 25 TL olabilir mi?
Olabilir... Fazlası olur eksiği olmaz.
35 bin şubede günlük 25 TL’lik fark olsa, çok ciddi rakamlara ulaşmaktadır.
Yani ortalama, günlük 1 milyon TL'ye yakın bir tutar, eğer kasa-raf arasında fiyat farkı varsa, cebimizden çıkma olasılığı olan paradır.
Fişimize baktığımızda, eğer varsa, böyle bir farkı fark etsek bile, genellikle kuruşla tabir edebileceğimiz miktar nedeniyle umursamıyoruz.
Oysa toplama baktığımızda ortaya devasa bir rakam çıkıyor.
Peki ne yapmalıyız?
Görev biz tüketicilere düşüyor.
Fişlerimizi mutlaka kontrol etmeliyiz.
Fark varsa itirazımızı yapıp, etiketleri düzelttirme yoluna gitmeliyiz.
Hatta fişleri ve marketin ismini de gösterir şekilde sosyal medyada teşhir etmeliyiz.
Ürünlerin son kullanma tarihlerine de dikkat etmeliyiz.
Tarihi geçmiş ürünleri, mağaza yetkililerine bildirmeliyiz ve teşhir etmeliyiz.
Nasıl ki hileli ürün satan ya da üreten firmaları bakanlık teşhir ediyorsa bizler de tüketiciler olarak bu tür yanlış yapan marketleri teşhir etmeliyiz.
Artık günümüzde en önemli, etkili güçlerden biri sosyal medyadır.
Bilinçli tüketiciliktir.
Bu 2 demokratik ve hukuka uygun hakkımızı, fiyatlarla oynayan, sağlığımızı tehlikeye atan zincir marketlere karşı da kullanmalıyız.
'Denetimler yapılmıyor mu?' diye aklımıza soru işaretleri gelebilir.
Elbette ki yapılıyordur ancak bana göre yeterli değil.
Denetim yapma yetkisine sahip ilgili bakanlığın yanı sıra il ve ilçe tarım müdürlüklerinin de denetim yetkisi var.
Ayrıca denetim mekanizmasının bir ayağı da belediyelerdir.
Belediyelerin denetleme, cezai işlem yapma hatta mühürleme yetkileri de vardır.
Tüketicilerin haklarını korumak da belediyelerin bir başka önemli görevidir.
Onlar da denetimlerini sıklaştırmalılar, vadesi geçmiş ürünleri toplayıp imha etmelidirler.
Varsa fiyat farkları, o konuda da tüketiciyi aldatma suçu oluşacağı için Kabahatler Kanunu’na istinaden gerekli işlemleri yapmalıdırlar.
Tabi ki burada gerçekten tüketiciyi aldatmayan ve tüketicinin haklarını koruyan marketlere karşı asla bir tavrımız olamaz.
Sözümüz art niyetli olanlara karşıdır.
Saygılarımla...